28 Şubat 2010 Pazar

Maziye Bir Bakıver...

Fotoğraf Hüsnü Şenlendirici'nin NY GYPSY ALL-STARS ile Amerika turnesinden. Beni tanıyanlar Hüsnü Şenlendirici hayranlığımı bilirler. Plakayı daha önce internette görmüştüm. Bir kez de Hüsnü göstermiş. Bu vesileyle de eskileri yad etmiş olalım. Hey gidi Tuncay, Ortega, SerhaT, Ceyhun ve Umit. Hüsnü'cüm çalsa Müzeyyen abla söylese de dinlesek "Maziye bir bakıver. Neler neler bıraktık"

26 Şubat 2010 Cuma

Futbol Ekranı

26 Şubat Cuma
20.00 Antalyaspor - Trabzonspor (Lig TV)
21.30
Schalke 04 - Dortmund (TRT 3)
27 Şubat Cumartesi

13.30 Kocaelispor - Altay (D Spor)
14.45 Chelsea - Man City (Spormax)
14.00
Bursaspor - Sivasspor (Lig TV)
16.30
Mainz - Bremen (TRT 3)
17.00
Watford - Newcastle (Futbol Smart)
19.00 Kayserispor - Beşiktaş (Lig TV)
19.30 Stoke City - Arsenal (Spormax)
19.30 Leverkusen - Köln (TRT 3)
21.00 Tenerife - Real Madrid (NTV Spor)
23.00 Barcelona - Malaga (NTV Spor)
28 Şubat Pazar

13.30 Karabükspor - Konyaspor (D Spor)
14.30 Rangers - Celtic (Euro Futbol)
15.00 İstanbul BŞB - Fenerbahçe (Lig TV)
15.00 Tottenham - Everton (Spormax)
16.00 Milan - Atalanta (NTV Spor)
16.30 Hannover - Wolfsburg (TRT 3)
17.00 Liverpool - Blackburn (Spormax)
17.00 Aston Villa - Man United (Kanal A)
19.00 Galatasaray - Kasımpaşa (Lig TV)
19.30 B.Munih - Hamburg (TRT 3)
22.00 Santos - Corinthians (Spormax)
22.00
PSG - Marseille (Kanal A)
22.00
Atletico Madrid - Valencia (NTV Spor)
22.15 Sporting Lizbon - Porto (Futbol Smart)

Yılın Bombası

Daha önceki blogumda da bu blogta da asılsız transfer haberlerine çok salladım. Daha dünkü postumda 6 günde Fenerbahçe'ye 11 futbolcu transferini yazan medyaya verip veriştirdim. Bu defa elimde öyle bir haber var ki şu an hiç bir haber ajansına düşmemiş durumda. Bloga yazmakla yazmamak arasında çok tereddüt ettim. İşimiz habercilik değil, haber atlamak gibi bir endişemde yok ama haberin kaynağı öyle ısrar etti ki yazmam için. En kötü ihtimalle bir defaya mahsus "fotomaç" seviyesine düşeceğim.
Gelelim habere, geçen hafta içerisinde Yıldırım Demirören Mustafa Denizli'nin rahatsızlığı sebebiyle Beşiktaş'ın eski oyuncuları ile bir istişarede bulunmuş. (Recep, Gökhan, Rıza gibi) Toplantıdan çıkan isim Samet Aybaba olmuş. Daha sonra başkan Aybaba'yı arayıp hazır olmasını, 2 hafta içinde bu transferin gerçekleştirileceğini söylemiş. Uzun lafın kısası çok kısa bir süre içinde Mustafa Denizli sağlık sorunlarını bahane ederek istifa edecek, Samet Aybaba da Beşiktaş'ın yeni teknik direktörü olacak.

Eller Günahkar

Efendim yukarıdaki fotoğrafı;
  • "Neden Dünya Kupasına Türk hakem gönderemiyoruz" diye soranlara,
  • "Bu lig bu hakemlerle bitmez" diyenlere,
  • "İ.ne Federasyon o.ç. hakemler" diye tempo tutanlara,
  • Yanlış çalınan kararlarda "Avrupa'da böyle birşey yok" diyen geyiklere,
  • Dünya futboluna 6 hakemli maçları getiren Platini'ye,
  • "Verilmeyen penaltımızda Aziz Yıldırım'ın parmağı var" diyenlere,
  • "Gerekirse Avrupa'dan hakem getirilsin" diyen Aziz Yıldırım'a,
  • Türk hakemlerinin büyük bir kısmını eyyamcı, şikeci olarak suçlayan hakem eskilerine,
  • "Hakem hakkında konuşmak istemiyorum ama hakem çok kötüydü" diyen teknik adamlara,
  • İtalyan hakemi kelinden öptürmesi için İtalya'nın MHK başkanı Collina'ya

armağan ediyorum.

Hayat Devam Ediyor

Fotoğraflar Avrupa'dan elendiğimiz geceye ait gibi durmuyor elbette. Ancak dün gece sahadaki mücadele, tribünlerdeki destek ve Emre Belözoğlu içimizdeki burukluğu bir nebzede olsa hafifletti. Zaten hedefi "ligte üç yıl şampiyon olmak" olarak açıklayanların dün geceki sonuçtan dolayı üzülmeye de pek hakları yok.Sakatlıklar ve cezalılar nedeniyle "bu neden oynadı yada oynamadı" diyemeyeceğimiz bir kadro ile maça başladı Fenerbahçe. 4 stoperden oluşan savunma (Önder, Bekir, Bilica, Deniz) belkide Fenerbahçe tarihinin en uzun boylu geri dörtlüsüydü dün gece. Ancak yenen golün bir duran topta kafa ile atılmış olması akıllara "Devede de boy var ama kervanı eşşek çeker" atasözünü getirdi. Orta sahanın solunda sol bek Vederson sağında ise sağ bek Gökhan Gönül'ün oynaması neden kanatlardan gelemediğimizin izahıdır aslında. Gecenin en iyisi Emre Belözoğlu'nun bir sayılmayan, bir direkten dönen ve bir de attığı golü sadece oyununun süsüydü. Asıl izleyenleri mest eden 70. dakikaya kadar süren enerjisi, oyunun her iki yönünün de nasıl oynanacağına dair sergilediği resitaldi. Türkiye'nin en iyi ön liberosu olduğunu daha öncede belirttiğim Emre, bu oyununu 90 dakikaya yayabildiği gün tekrar Avrupa yolu gözükür demek abartı olmayacaktır.
Maçın kader anı 44. dakikada Güiza'nın nefis pasını kafa ile ağlara gönderemeyen Alex'in pozisyonuydu. Bu pozisyonda roller değişmiş (pası Alex vuruşu Güiza yapmış) olsaydı taraftar Güiza'yı oyundan çıkarken yine alkışlarmıydı acaba. Herkes ikinci yarının tamamında Fenerbahçe'nin geriye çok fazla yaslanmasından şikayetçiydi. Maçın başından beri önce yememek olarak belirlenen taktik, ilk golün bulunmasından sonra soyunma odasında farklı bir şekil almamış olsa da Daum'un oyuncularından bu kadar çok geriye yaslanmalarını istediğini sanmıyorum. Kaldı ki Lille gibi hızlı kanat ve hücum oyuncularına karşı oyunu önde kabul etmek küvetin içinde saçlarımızı fön makinasıyla kurutmak gibi birşey olurdu. Doğru olanı yaptı Fenerbahçe. Turu geçecek skoru yakaladıktan sonra oyunu kontrol altında tutmak hatta soğutmak adınaydı çabası. Ancak yenecek bir golün tüm hesapları altüst edeceğini bilmeleri rahat pas yapmalarını engelleyecek stresi yarattı üzerlerinde. Böyle olunca da o küvetin içinden çıkmaya çalışırken 85. dakikada ayağı kayıp kafasını küvete tosladı. Turu geçebilir miydik? Kesinlikle geçebilirdik ama futbol böyle bir oyun işte. Oturup Fransa'da kaçırdığımız gollere yada dün gecekilere dövünmek bugün için artık çok manalı durmuyor. Beterin beteri olduğunu bu maçtan önce Ali Sami Yen'de oynanan maçta görünce insan haline şükrediyor. Çünkü kendi hatalarına rağmen turun, 6 tane hakemin bariz penaltıyı görmemesinden dolayı kaybedilmesi, 5 dakika daha dayanamayıp golü yiyerek elenmekten çok daha fazla yıkıcı duruyor. "Artık önümüzdeki maçlara bakacağız" klişesinin cuk diye oturduğu bir maç oldu. Avrupa'ya veda eden Fenerbahçe için hedefler lig şampiyonluğu ve yıllardır alınamayan Türkiye Kupası olarak kaldı. Daha konsantre olup daha az maç trafiği ile bu hedefleri yakalamak takımın bu mücadele gücü ile uzak görünmüyor. Önlerindeki iki engelden biri sakatlıklar diğeri ise futbolun aslında akılla oynandığını unutmalarıdır.

25 Şubat 2010 Perşembe

Futbol Ekranı

25 Şubat Perşembe

19.00 Khimki - Caja Laboral (Spormax)
20.00
Galatasaray - Atletico Madrid (Star TV-Euro Futbol)
20.00
Unirea - Liverpool (Futbol Smart)
20.00
Marsilya - Kopenhang (Futbol Smart)
21.45
Panathinaikos - Barcelona (Spormax)
22.05
Fenerbahçe - Lille (Euro Futbol)

Transfer Spekülasyonları

Resmi sitede transfer haberi yalanlamayı gelenek haline getiren fenerbahce.org 20 Şubat 2010 tarihinden itibaren bu tür haberleri sitede "Transfer Spekülasyonları" başlığı altında yayımlamaya başlamış. 6 gün içerisinde Fenerbahçe'ye transferi yazılan futbolcu sayısı 11 (Nene, Babtista, Otomendi, Giuliano, Maicon, Guillaume Hoarau, Sercan Yıldırım, Stoch, Hazard, Oberten, Dentinho) yalanlanan gazete haberi sayısı ise 10 (Takvim, Star, Fanatik(3), Pas Fotomaç(2), Hürriyet(2), Fotospor)
Bizde bu spor medyası, Fenerbahçe'de bu kararlılık varken çok yakında resmi site bu iş için ayrıca eleman çalıştırmak zorunda kalacaktır. Televizyonlarda hakemlerin, futbolcuların, yöneticilerin, taraftarların kıyasıya eleştirildiği spor programlarına "spor medyası"nın masaya yatırıldığı formatta bir program eklenirse hem ilgi çekici olacağı hem de belki bu tür haberlerin önüne geçileceği kanısındayım.

24 Şubat 2010 Çarşamba

FairPlay Ligi 22.Hafta

Haftanın Rakamı ( 5 )

Galatasaray ligdeki 5. beraberliğini alırken, Fenerbahçe 5 golün atıldığı maçta Bursaspor'a kaybederek 5. kez mağlup oldu. Trabzonspor ve Antalyaspor da 5. beraberliklerini yaşadılar bu hafta. Kasımpaşa ve Sivas evlerinde 5. defa kazanırlarken, Ankaragücü son 5 maçında da berabere kaldı.

Haftanın İncileri

"Fenerbahçe ile oynadığımız ilk kupa maçına benzer bir maç oldu. Ama şükretmemiz lazım ki gol erken geldi. Geç gelse daha zor olurdu. İyi mücadele ettik ama şans da yanımızdaydı." Ertuğrul Sağlam–Bursaspor Teknik Direktörü
Futbol böyle bir oyun işte. Bursa'daki maçta harika oynayan Bursaspor 3 gol atıp son saniyede yediği golle kupaya veda etti. Kadıköy'de ise attıkları goller dışında pozisyona girmeden timsah yürüyüşü yaptılar. Objektif yorumundan dolayı Ertuğrul hocayı kutlamak gerek.
"Maçın en iyi oyuncusu Leo Franco idi. Atletico Madrid ve bu maçtan sonra Galatasaray taraftarlarındaki kredisi çok çok artmıştır artık." Hakan Ünsal–Lig TV
İki kupa alarak (Uefa ve Süper Kupa) biriktirdiği krediyi bir günde tüketen Hakan Ünsal'dan Leo Franco'ya kredi kartına 5 taksit.
"Bursaspor'a elimden geldiğince faydalı olmaya çalışıyorum. Beşiktaş'tan ayrıldığımda, kimse bunu benden beklemiyordu. Bursa halkı benden memnunsa gerisi yalan." Ali Tandoğan–Bursasporlu futbolcu
Ağaca yaslanma çürür insana güvenme ölür Ali'cim.
"Geçen hafta sezonun en iyi futbolunu oynamıştık; bu hafta ise en kötüsünü." Erman Özgür–G.Antepsporlu futbolcu
Bu yüzden de Gaziantepspor yıllardır ne uzuyor ne de kısalıyor bu ligte. Başarı için İ-S-T-İ-K-R-A-R
"Bu takım zor şartlar altında kuruldu. Takım, ligi bu futbolcularla tamamlayacak. Biz de deplasmana gider rakibi yener geliriz, sakin olmamız lazım." Ziya Doğan–Diyarbakırspor Teknik Direktörü
Sakin olun açıklıyorum. Ziya Doğan görevinden istifa etti. Burası Türkiye.
"Beşiktaş adına yenik duruma düştükten sonra oyuna dönebilmeleri önemli. Her ne kadar Rijkaard'ın zorunlu ve keyfi değişikliklerle oyun kontrolünü biraz olsun bırakmasıyla ilgili olsa da, Denizli'nin öğrencilerini bu çaba nedeniyle kutlamalı." Mehmet Demirkol–Milliyet
Demirkol'dan Beşiktaş'a züğürt tesellisi. Kendi evinde kaybedilen 2 puan. Liderle aranda 8 puan fark ve geriye kalan 12 hafta. Ufukta şerefli ikincilik bile zor görünüyor.

1-1 'imizi Seviyoruz

2010'un ilk derbisiydi. Beşiktaş kazanmak, Galatasaray da liderliğini korumak istiyordu. Galatasaray'da eksikler çok, Beşiktaş'ta tek eksik başkan Demirören'di. Karşılaşmada verilmeyen bir penaltı, çizgiyi geçip geçmediği belli olmayan bir pozisyon, kaleciye faul yapılarak atılmış bir gol vardı ama maçtan sonra basında ve her iki kulüpte de ortalık süt liman görünüyordu. Sanırım bu ülkede üzerine konuşulan tek derbi Fenerbahçe-Galatasaray derbisi. Pazar gecesi olanlar Fenerbahçe-Galatasaray derbisinde olmuş olsaydı hala bunlar yazılıp çiziliyor olurdu. Oysa bugün konuşulan pazar günkü derbi değil Fenerbahçe-Bursaspor maçı. Beşiktaş ve Galatasaray arasındaki ebedi dostluğun dozu, ezeli rekabeti fazlasıyla olumsuz etkilemiş görünüyor.

Turkcell Süper Lig 22.Hafta

Liderin 2, ikincinin 3 puan kaybettiği haftada Bursaspor Kadıköy'den 3 puan çıkartarak, iki sezondur Sivasspor'un "Anadolu'dan şampiyon adayı" misyonunu üstlendiğini gösterdi. Şampiyon olurlar mı? Çok zor ama imkansız görünmüyor. Beşiktaş hala yarışın içinde ancak bu hafta Galatasaray'ı yenebilmiş olsalardı ligin zirvesi tam anlamıyla cadı kazanı olacaktı. Ligin dibinde Denizlispor'un dirilişine tanıklık ediyoruz. İki haftada 6 puan aldılar. Bu haftayı da bay olarak geçecekler. En yakın rakipleri Manisa ve Diyarbakır bu hafta birbiriyle karşılaşıyor. Denizlispor'un işi hiçte kolay değil ama artık onlar için kesin düştü diyemiyoruz. Bir başka hayata dönüş hikayesi de Sivas'tan. Son üç haftayı 7 puanla kapatarak en azından üzerlerindeki kazanamama stresini tamamen atmış oldular. 100. yılını kutlayan ve sezona flaş transferlerle başlayan Ankaragücü ise artık düşme potasında.

19 Şubat 2010 Cuma

Lille 2 – 1 Fenerbahçe

Maçtan önce yazdığım yazıda "Fransa deplasmanında alınacak gollü bir beraberlik yada 2-1/ 3-2' lik mağlubiyetler Kadıköy'deki rövanş için iyi sonuçlar olacaktır." demiştim. Ama dün akşam maçı izledikten sonra insan 2-1 lik skora sevinemiyor. Daha televizyonun başına geçmemiştim ki ilk golü yemişti bile Fenerbahçe. 3. dakikada defansın ve kaleci Volkan'ın yaptığı zincirleme hatalar sonucunda Belmont'un golü gelmişti. Maçın henüz çok başı olması ve Fenerbahçe'nin nasıl oynadığı konusunda bir fikre sahip olmamam nedeniyle aklıma ilk gelen "yeni bir Avrupa hezimeti mi olacak acaba" sorusu oldu. Neyse ki iki dakika sonra Vederson yeni doğan ikizlerinin hatırına Yaradana sığınıp 30 metreden öyle bir vuruş yaptı ki buz gibi statta Fenerbahçe tribünleri alev alev yanmaya başladı. 10. dakikada Lugano'nun tamamen iyileşmeyen sakatlığı nüksedince oyuna Deniz Barış girdi. Yıllardır Fenerbahçe'de en çok eleştirilen oyuncuların başında gelmiştir Deniz. Kariyerinde stoper oynamışlığı da vardır ama asıl mevkisi (yada uzun zamandır oynadığı diyelim) ön liberodur. Sakatlanan stoperin yerine kulübede Bekir ve Önder varken Deniz'i almak ve bir çok pozisyonda son adam oynatmaya çalışmak nasıl bir 'dahi'lik örneğidir çözebilmiş değilim. Hem Deniz'i taraftarın kucağına atıyorsun hem de sakatlık olmadığı sürece bu takımda 11'de oynayamayacaklarını bilen Önder ve Bekir'e sakatlığında kar etmediğini söylüyorsun. Madem ki sakatlık ve cezalı oyuncular yokken bile oynatmayacaksın neden kadro dışı bıraktığın oyuncuyu affedip karizmanı da çizdiriyorsun. Bu saatten sonra bu adamlardan kendilerini her an oynayacakmış gibi hazır tutmalarını beklemek sanırım hayalcilikten öteye gitmez. Maç bu dakikadan sonra Lille'in baskılı oyunu ve Fenerbahçe'nin kontra ataklarla sonuca gitmeye çalışması şeklinde devam etti. Lille'in her defasında sağ taraftan gelip tehlikeli olmayı başarmasında kendi oyuncularının yetenekleri kadar Özer'in oynadığı kanatta her maçta ortaya çıkan savunma zaafının da etkisi vardı. Bu ataklarda golü yemediği için sevinen Fenerbahçe taraftarı 35. dakikada golü yemiş kadar üzüldü. Hızlı gelişen atakta Alex orta sahadan ceza yayı önüne kadar sürdüğü topu sol taraftaki Güiza'ya bıraktı. Güiza, kaleye vurmak yerine (ki bunu anlayabilirim. Çünkü özgüveni sarsılacak kadar çok gol kaçırdı bu sezon) Alex'in önüne topu yuvarla(yama)yınca, pozisyon kayboldu ve mutlak bir gol pozisyonu heba olmuş oldu. İkinci yarının hemen başında bu defa sahne alan Deniz yaptığı kötü kafa vuruşu rakibe asist olunca, skorda 2-1 oldu. İkinci yarı ilk yarının kopyası gibiydi. Lille'in etkili atakları, Fenerbahçe'nin ani ataklarla pozisyon bulma çabası şeklinde. Bunlardan bir tanesini 80. dakikada yine Güiza cömertçe harcayınca maçta çok sevinemediğimiz ama umutlarımızı taze tutabileceğimiz bir skorla bitmiş oldu. Bu karşılaşma ile ilgili olarak bardağın boş kısmına bakarsak yazacak çok şey var.
  • Lugano'nun riske edilip daha uzun bir süre ondan yararlanılamamasına yol açtı.
  • Önder ve Bekir varken Deniz'i stoper oynatmak hem skora hem kulübeye zarar vermiş oldu.
  • Dos Santos sarı kart görerek rövanşta cezalı duruma düştü.
  • Fenerbahçe son 3 maçta 7. golünü yedi.
  • Bu Guiza ilk onbir oynamaya Semih yedek kalmaya devam ediyor.
  • Mehmet Topuz geldiği günden beri hala beklenen patlamayı gerçekleştiremedi.

Bardağın dolu kısmında ise Kadıköy'de yenmeden atılacak 1 golün turu getireceği gerçeği var. Kadıköy'deki maç her sonuca açık görünüyor. Benim tahmini mi merak edenlere Denizli tadında bir cevap vereyim. %51 Fenerbahçe kazanır. Fenerbahçe adına;

Maçın adamı: Vederson

Maçın en istikrarlı oyuncusu: Güiza (!)

Maçın kaybedeni: Lugano, Deniz Barış

Futbol Ekranı

20 Şubat Cumartesi
13.30
Bucaspor - Kartalspor (D Spor)
13.30 Göztepe - Şanlıurfaspor (Yeni Asır TV)
14.45 Everton - Man United (Spormax)
15.00 Eskişehirspor - Gençlerbirliği (Lig TV)
16.30 Nurnberg - Bayern (TRT 3)
17.00 Wolves - Chelsea (Spormax)
19.00 Trabzonspor - İstanbul BB (Lig TV)
21.00 Barcelona - Santander (NTV)
21.45 İnter - Sampdoria (NTV Spor)
22.00 Paris - Toulouse (Kanal A)
23.30 Corinthians - Rio Branco (Spormax)
21 Şubat Pazar
13.30
Altay - Rizespor (D Spor)
16.00 Aston Villa - Burnley (Spormax)
16.00 Bologna - Juventus (NTV Spor)
16.30 Freibourg - H.Berlin (TRT 3)
17.00 Man City - Liverpool (Spormax)
18.00 Marseille - Nancy (Kanal A)
19.00 Beşiktaş - Galatasaray (Lig TV)
19.30 Portsmouth - Stoke City (Spormax)
21.00 Palmeiras - Sao Paulo (Spormax)
21.45 Bari - Milan (NTV Spor)
22.00 Rennes - Lille (Kanal A)
22.00 Real Madrid - Villareal (NTV)
22 Şubat Pazartesi
20.00
Dardanelspor - Karabükspor (D Spor)
20.00 Fenerbahçe - Bursaspor (Lig TV)
22.00 Blackburn - Bolton (Spormax)
22.00 Valencia - Getafe (La Liga)

18 Şubat 2010 Perşembe

FairPlay Ligi 21.Hafta

21. hafta sonunda Bursaspor 36 puanla liderliğe yükselmiş durumda. Ancak hem bir maçının eksik olması hem de son maçlardaki agrasif tutumları liderlik koltuğunda uzun soluklu olmayacaklarının göstergesi gibi. Yine de haftalar sonra FairPlay liginde liderliğin el değiştirmesi lige heyecan katması açısından önemli. Bir de üç büyük kulüp yöneticilerinden "bu ligte iddialıyız, şampiyon olacağız" mealinde laflar duyabilsek herşey daha güzel olacak.

17 Şubat 2010 Çarşamba

Ramazan 2016

Federasyon Euro 2016 adaylığımızı açıkladıktan sonra konu ile ilgili bir sürü spor yazarı, futbol adamının yazısını okudum. Her birinde özellikle seçilen şehir ve stadlarla ilgili değişik görüşler vardı. Ama hiç birinde Hürriyet gazetesi yazarı Emrah Öner'in tespitini göremedim. Gerçekten olayın bir de bu boyutu varmış. Buyrun okuyun. Şampiyonanın bize verilmesi durumunda alternatif çözüm önerilerinizi yorum bölümüne bekliyorum.
"Ve nihayet 2010 geldi. Ve nihayet Kazım ve Önder kovuldu. Ve nihayet Cüneyt Çakır Fenerbahçe maçına verildi. Ve nihayet Nihat gol attı. Ve nihayet bitter Bihter kocası ile yattı.
Yılmaz Vural’ın standupları, Carlos’un cezası, Semih’in opsiyonu, Sercan’ın bonservisi, Avatar’ın pipisi derken herkes 2010’a bomba gibi girdi.
Tabi ki Federasyon ve MHK da 2010’a bomba gibi girdi.
Euro 2016 için şehirler seçti, polemik yarattı, Türkiye’yi ikiye böldü.
Benim aklıma takılan sadece şu.
Sen Konya’ya maç koyuyorsun, holigan gelsin Mevlana’yı görsün diye...
Kaldı ki Trabzon’da da Sümela var, o var bu var.
Sen bazı yerlere otel yetmez diyorsun, öbürlerinde daha stadyum bile yok...
Kaldı ki 6 senede sen Mardin’i Maldiv yaparsın.
Ve sen Kayseri’ye, Adana’ya maç koyuyorsun.
Esas konu o da değil...
2010 Ramazan ne zaman başlıyor?
11 Ağustos.2016
Ramazan ne zaman?
11 Haziran.
Euro 2016 ne zaman başlar?
11 Haziran.
Yani sen bana diyorsun ki,
2016 Haziran’da Konya’da İngiltere – Almanya maçı var,
Kayseri’de de Hollanda – Rusya maçı var.
Bu maçlarda 300 bin litre bira içilir, ve o gün Ramazan.
Peki sen hiç hayatında Ramazan’da Kayseri’ye, Konya’ya, Ankara'ya gittin mi?
Yok.
O zaman 3 şıkkın var.
Ya maçları sahurda oynatacaksın, herkes çaktırmadan alkol alacak.
Ya maçları hepsini İzmir'de oynatacaksın, herkes çakarak alkol alacak.
Ya da Eshedu en la ilahe illallah... "
Emrah ÖNER

Haddini Bilmek

CNN Tük'te "Saba Tümer İle Bu Gece" isimli programda konuk Bülent Uygun'du. Konu "cinsellik ve futbol" a gelince "işin ehli" önemli açıklamalar yapmış. İşte o diyaloglar:

S. Tümer: İşin ehlini bulmuşken soralım; hani bir efsane vardır ya "cinsellik futbolcunun performansını düşürür" diye bu doğru mudur?
B. Uygun:
Futbolcuların maçtan önce boğa gibi olması için o tarz işleri yapmaması gerekiyor tabii ki! Çünkü arenaya çıkıyorlar, her türlü saldıracaklar!
S. Tümer:
Peki ne, neyi etkiliyor?
B. Uygun:
Uykusuzluk en büyük sorun. Futbolcu mutlaka iyi uyumak zorunda. Evli arkadaşların hayatları daha düzenli ama bekar arkadaşlar bazen uykusuz kalıyor, sahada da performansları düşüyor.
S. Tümer:
Peki uykusuzluk mu, cinsellik mi performansı daha çok düşürüyor?
B. Uygun: %70 uykusuzluk düşürür, % 30 ise haddini aşarsan düşürür.

Futbol Ekranı

17 Şubat Çarşamba
19.45 Everton - Sporting (Euro Futbol)
21.45 Porto - Arsenal (Star TV)
21.45 Bayern - Fiorentina (Futbol Smart)
22.00 Wigan - Bolton (Spormax)
18 Şubat Perşembe
20.00 Lille - Fenerbahçe (Star TV)
22.05 Villareal - Wolfsburg (Futbol Smart)
22.05 A.Madrid - Galatasaray (Euro Futbol)
22.05 Liverpool - Urziceni (Futbol Smart)

Haydi Lilili Lille Yar...

Lille, daha önce maçını hiç izlemediğim bir takım. O nedenle maç öncesi teknik bir analiz yapmak uydurmacadan öteye gitmez. Ancak basından takip ettiğim kadarıyla Fransız ekibinin çok hızlı ve teknik oyunculardan oluştuğunu, geriye düştükleri maçlarda bile skoru çevirebildiklerini, kendi sahalarında uzun zamandır yenilmediklerini biliyorum. Fransa liginde sezonun flaş ekibi olan Lille karşısında son haftaların yaralı Fenerbahçe'sini bir parça masaya yatırabiliriz ama.
Bu sezon ligte aldığı her kötü sonuçtan sonra oynadığı Avrupa maçını kazanmış bir Fenerbahçe var. Son 5 Avrupa maçını da kazanmış durumda. Hedef sezon başında "3 yıl üst üste lig şampiyonluğu" olarak belirlenmiş olsada, bu camiada Avrupa'da başarıyı önemsemeyecek bir tane aklı başında Fenerbahçeli olduğunu da sanmıyorum. Garantici Daum bile tüm Avrupa maçlarına tam kadro ile çıktı. Yarın oynanacak karşılaşmada Lugano'nun oynayabilecek olması savunma adına ne kadar önemliyse, Emre'nin oynamama ihtimali bir o kadar handikap oluşturmakta. Yerine Selçuk'un ismi geçiyor. Selçuk gerçekten çok enteresan bir oyuncu. Avrupa'da çok iyi oynadığı o kadar çok maç var ki. Böyle maçları seviyor. Yine de Christian & Selçuk yerine Emre & Selçuk'u tercih ederdim orta sahada. Savunma dörtlüsünün Gökhan - Bilica - Lugano - Santos'tan oluşacağı kesin gibi. Santos'un önünde Özer, Gökhan'ın önünde Topuz ile başlayacaktır maça Daum. Oyunu tutma ve rakibin risk alacağı dakikaları beklemek adına orta sahada savunma yönü daha iyi oyuncularla maça başlamak daha akıllıca görünüyor. İkinci yarıda Vederson ve Güiza değişiklikleri skor yakalama adına birer hamle olabilir. Ama ileride maça Semih'le başlamak, topun sahanın her yerinde bizde kalması adına önemli. Kaptan Alex'e her zamanki gibi işlerin aslan payının düştüğü bir maç olacak. Rakibin en yumuşak yeri savunmasındaki oyuncular. Bu nedenle Alex'in akıl dolu ara pasları tur kapısını Fransa'da bile aralayabilir. Maç 18 bin 185 kişilik Borne de I'Espoir Stadı'nda. Maçın hakemi ise İspanyol Eduardo Gonzalez. Gonzalez en son pazar gecesi Atletico Madrid-Barcelona maçını yönetmişti. Maçı saat 20.00 da Star Tv naklen yayınlayacak. Fransa deplasmanında alınacak gollü bir beraberlik yada 2-1/3-2' lik mağlubiyetler Kadıköy'deki rövanş için iyi sonuçlar olacaktır.

Haftanın Rakamı ( 2 )

Fenerbahçe lider olarak gittiği ve 2-2 berabere kalarak hem 2. deplasman beraberliğini aldığı hem de 2 puan bıraktığı Manisa'dan 2. olarak dönerken sondan 2. sıradaki Denizlispor ligdeki 2. galibiyetine ulaştı. Fenerbahçe'ye 2 gol birden atan Isaac, maç sonunda 2. sarı karttan kırmızı gördü. Kasımpaşa ve Eskişehirspor deplasmanda 2. kez kazanırlarken 2'si de 2 golle ulaştılar galibiyete. Beşiktaş ise 2 gol yiyerek kaybettiği Antep'te 2. deplasman yenilgisini tatmış oldu.

16 Şubat 2010 Salı

Hatice & Netice

# HATİCE #
# NETİCE #

13 Şubat 2010 Cumartesi

Alex'in 11'i

Fenerbahçe takımının kaptanı Alex de Souza FBTV'de yeni yayınlanmaya başlayan Feneronline programında kendine göre bu sezon Süper Lig'in en iyi 11'ini belirlemiş.
Volkan-Gökhan Gönül-Bilica-Lugano-Hakan Balta-Keita-Emre-Cristian-Özer-Arda-Makakula(Semih)
Ve eklemiş;
"Öncelikle şunu söylemeliyim, bu on biri yapmak için çok fazla düşünme şansım olmadı. Siz söylediniz ve aklıma ilk gelen isimleri söyledim ama bu kadroda yer alabilecek daha fazla oyuncu var. Ben ilk aklıma gelenleri sıralıyorum;Volkan Türkiye'nin tartışmasız en iyi kalecisi, sağda Gökhan Gönül 4-5 sene içerisinde ikinci ligde gelip önce Fenerbahçe'nin ilk 11'ine sonra da milli takıma yükseldi. Daha çok çalışırsa daha iyi yerlere gelebilir. Diego Lugano ve Fabio Bilica stoperdeki isimler. Lugano ne kadar azimli ve hırslı olduğunu gösterdi. Bilica gecen sene en iyi stoperdi. Sonra zaten Fenerbahçe'ye transfer oldu. İyi bir ikili oluşturuyorlar o da hırsı isteğiyle bunu hak ediyor. Hakan Balta sol bekte başarılı, ön libero Cristian ve Emre bana göre Türkiye'nin en iyileri. Cristian defansif Emre de ofansif yükü sırtlıyor. Sağ açıkta Keita ilk geldiği andan itibaren iyi işler yaptı. Solda Özer bu mevkide iyi oynuyor, İnanılmaz kaliteli kumaşı var, bence iyi çalışırsa ileride sadece Türkiye'de değil dünyada adından çok söz ettirir, Türk futbol tarihine damga vurur. Arda şu anda Türkiye'nin en iyi Türk futbolcusu. Kaliteli ve verimli bir oyuncu. Kendine bakarsa yolundan sapmazsa çok başarılı olur. Forvet olarak burada Makakula'yı söyledim ama Türkiye'den bir karma yaparken benim için Semih'i söylememek olmaz. Semih de çok kaliteli bir oyuncu. Makakula hem rakip kaleye hem de kendi kalesine attığı gollerle hak ediyor listede yer almayı."
Bu 11'de üzerinde hemfikir olunabilecek isimler Volkan, Gökhan Gönül, Emre, Arda ve Makakula gibi duruyor. Diğer isimler fazlasıyla yoruma açık. Bir 11'de ben yapayım bari.
Volkan Demirel-Gökhan Gönül-Lugano-Ferrari-Sol bekim yok-Arda-Emre-Ernst-Volkan Şen-Alex-Makakula (Sercan)

12 Şubat 2010 Cuma

Bitmez Tükenmez Aşkımız

14 Şubat için düşünülmüş harika bir tasarım bence. "BİTMEZ TÜKENMEZ AŞKIMIZ.." diyen bayana erkeğin cevabı bir o kadar iddialı olmuş. " Yaşam Biter...AŞKIN ASLA..." 'Sevgilime 14 Şubat'ta ne alsam' diye kafayı yiyenlere belki derman olmuştur bu post. Sevgiyle kalın...

Futbol Ekranı

12 Şubat Cuma
21.30 Mönchengladbach – Nürnberg (TRT 3)
21.45 Milan – Udinese (NTV Spor)
13 Şubat Cumartesi
14.00 Chelsea – Cardiff (NTV Spor)
16.30 Bayer Leverkusen – Wolfsburg (TRT 3)
19.00 Gaziantepspor – Beşiktaş (Lig TV)
19.15 Manchester City – Stoke City (NTV Spor)
19.30 Bayern Münich – Dortmund (TRT 3)
21.00 Xerez – Real Madrid (NTV Spor)
22.00 Lyon – Lens (Kanal A)
23.00 Villarreal – Athletic Bilbao (NTV)
14 Şubat Pazar
14.00 Denizlispor – Kayserispor (Lig TV)
15.30 Bolton – Tottenham (NTV Spor)
17.45 Crystal Palace – Aston Villa (NTV Spor)
18.00 Auxerre – Rennes (Kanal A)
18.30 Frankfurt – Freiburg (TRT 3)
19.00 Manisaspor – Fenerbehçe (Lig TV)
21.45 Napoli – Inter (NTV Spor)
22.00 Atletico Madrid – Barcelona (NTV)
22.00 Bordeaux – St. Etienne (Kanal A)
15 Şubat Pazartesi
20.00 Bursaspor – Trabzonspor (Lig TV)

11 Şubat 2010 Perşembe

3'e 5'e Bakmayacaksın

Dünkü maçtan birkaç saat önce Adnan Polat Divan kurulunda üyelere seslenirken “3 kulvarda mücadele ediyoruz 5 kupayı da istiyoruz.” açıklamasını yapıyordu. Lig ve Türkiye Kupası şampiyonluğunun yanında ikinci UEFA kupasını da istiyordu başkan. Bununla da yetinmeyip hayalini iki Süper kupayla da süslüyordu. Büyük takımların büyük hedefler koyması kadar doğal bir şey olamaz hiç kuşkusuz. Ancak ligin ilk yarısının sonlarında başlayarak devam eden süreçte Galatasaray'daki kan kaybı koyulan hedefleri her zamankinden daha uzağa taşımış durumda. Baros ve Kewell'ın sakatlıklarından sonra takımdan gönderilen Nonda ile başlayan forvetsiz takım hüviyeti yeni transfer Jo'nun sakatlanmasıyla zirve yaptı. Dün akşam da Antalyaspor'u 3-2 yenmelerine rağmen ilk maçtaki 2-1 lik mağlubiyet nedeniyle Türkiye kupasına üst üste beşinci defa çeyrek finalde veda etmek zorunda kaldılar. Böylece üç kulvardan ve beş kupadan birer tanesi artık hedefte yok.
Bu matematiksel olarak olmayanı. Forvetsiz Galatasaray'ın Avrupa'da önce A. Madrid önünde, iyimser bir tahminle de bir sonraki turda işi mucizelere kalmış görünüyor. Bu satırları bana bu kadar kolay yazdıran ise dün akşamki bu fotoğraftır. Gol atma ümidini Mustafa Sarp'a ve maçın 85. dakikasında oyuna forvet olarak sokulan Servet'e bağlamış Galatasaray'dır. Böyle olunca da 3 kulvar 5 kupa söylemi çok havada kalıyor. Galatasaraylılara naçizane tavsiyen 3'e 5'e bakmadan lige konsantre olmaları. Yoksa pirince giderken evdeki bulgurdan da olmak şu an için hiç de uzak görünmüyor.

Mikrofonlarımız Hollanda'da

Son zamanlarda Şükrü Saracoğlu'nun zemini hakkında bir sürü şey yazıldı çizildi. Kimisi 'yanından dere geçiyor o yüzden bu halde' dedi. Kimisi 'Sivas'ta kar var oranın zemini bile bu stattan iyi' dedi. İşi, Uefa'nın Avrupa Şampiyonası listesine almayış nedenine kadar getiren de oldu.Tüm bu olup bitenlerden sonra Fenerbahçe Spor Kulübünün stattan sorumlu yöneticisi Ömer Temelli bir basın toplantısıyla medya mensuplarını ve kamuoyunu bilgilendirdi. Toplantıda Ömer Temelli'nin verdiği bilgilerden bazıları hem ilginç hemde bir o kadar düşündürücü geldi bana. İşte o toplantıda söylenenler;
“Çimin üzerinde yazın 70-75 dereceye çıkan sıcaklıklar oluyor ve bu da çimi öldürüyor. Kışın da sahanın büyük bir bölümünde güneş olmuyor. Güneş almaması bu stada özgü bir şey değil. Kapasitesi 40-50 bin ve üzerindeki tüm statlarda bu sorun var. Bu problemi de aşmanın yolu, şu anda sahada gördüğünüz ve Hollanda'dan getirdiğimiz aletler. Bu aletler çimin kökünün uzamasını ve çimin sahada tutunmasını sağlıyor. Tabii bu bir zaman meselesi. Bu aletleri getirdik diye 1-2 haftada sorun çözülmüyor. Bu 1-2, belki de 3 aylık bir süreç. Ama bunun sonunda sahamız dört dörtlük hale gelecek. Şu anda uygulamakta olduğumuz sistemin, şu aletlerin maliyeti 400 bin Euro'dır. Sezon sonunda yapılacak sistem için de bunun üzerine aşağı yukarı 1 milyon Euro'luk bir yatırım olacak.Bu sistem Dünya Kupası'nda ve 42 ayrı statta kullanılmaktadır. Bunların içinde R.Madrid, Barcelona ve Bayern Münih de var. Bu sistemi hızlandırmak için 2 tane de ek getireceğiz. Bu sistem, uydu aracılığıyla Hollanda'dan takip ediliyor. Hollanda'daki merkezden sahanın durumuna göre, 'Aletleri şuraya çekin buraya çekin, şu gübreyi verin' diyorlar ve biz de bunları yapıyoruz. Tamamen Hollanda'ya bağlanmış durumdayız ve diğer 42 statta o merkezden yönetiliyor. İnşallah bundan sonra da bir sıkıntı olmayacak"
Stadın yanından geçen dere ile ilgili sorunun Kadıköy Belediye'si ile çözülmesi, mayıs ayından sonra stadın alttan ısıtmalı hale getirilecek olması, Migros ve Türk Telekom tribünlerine loca ilavesi ve Fenerium üst tribün için yürüyen merdiven projesi stad adına güzel gelişmeler hiç kuşkusuz. Ancak kafama takılan nokta yıllarca tarım ülkesi olmakla övünen ülkemin, çimin nasıl yetiştirileceği konusunda Hollanda'ya tam bağımlılık göstermesi. Temelli'nin dediği gibi “aletleri şuraya çekin, buraya çekin, şu gübreyi verin” talimatlarını Hollanda'dan alacak kadar çim yetiştirme konusunda aciz miyiz? Yoksa her konuda olduğu gibi "avrupalı daha iyisini yapar" önyargısına mı yeniliyoruz. Bu ülkede o stadı doldurabilecek kadar işsiz ziraat mühendisimizden biri de çıkıp “Bu işi Hollandalıya yaptırmanıza gerek yok. Biz de yapabiliriz” der mi acaba?

Fenerbahçe'nin Son Transferleri

Antonela ve Valentina. Gökçek Vederson'un dün dünyaya gelen ikizleri. Hangisi Antonela hangisi Valentina bilmiyorum ama soldaki "çirkin" fena halde babasına benziyor. Sağlıklı ve uzun bir ömür diliyorum ikizlere. Umarım Vederson'a da şans getirirler. Uğur Boral'ın sakatlanmasından sonra Fenerbahçe'nin sol kanatta sıkıntı yaşamaması biraz da Vederson'un formuna ve sağlığına bağlı çünkü.

10 Şubat 2010 Çarşamba

FairPlay Ligi 20.Hafta

20.Hafta sonunda ilk üç ve son üç sıradaki istikrar devam ediyor. Fenerbahçe bu ligte tutunur mu? Bu oyuncu yapısı ve hırsla zor. Gençlerbirliği geçen sene kaçırdığı şampiyonluğu bu sene almaya kararlı görünüyor. Merak edenler için bir bilgilendirme yapayım. Turkcell Fair Play Ligi tablosu, Turkcell Süper Lig'de mücadele eden 17 takımın sezon sonuna kadar oynadığı her maçta aldığı her sarı kartın 1 puanla, her kırmızı kartın 3 puanla; saha kapatma ve seyircisiz oynama cezalarının 5'er puanla; hak mahrumiyeti cezalarının 6 puanla değerlendirilmesiyle oluşturuluyor. Ayrıca takım halinde sportmenliğe aykırılık cezası ve PFDK'nın vermiş olduğu cezalar da değerlendirmeye ceza puanı olarak işleniyor. Sezon sonunda en az puan toplayan takım Turkcell Fair Play Ligi'nin şampiyonu olacak.

Galatasaray'ın Forvet Hattı

Efendim fotoğraf Galatasaray resmi sitesinden. Aslında az sonra yazacaklarımın net özetidir. 24 kişilik takım kadrosunda forvet kısmına 2 oyuncu yazabiliyorsanız ve bunlardan birini kural gereği Avrupa kupalarında diğerini de sakatlık nedeniyle hiçbir yerde oynatamıyorsanız yapılan transferlerin doğruluğunu tekrar tartışmak gerekir.Devre arası transferinin en hızlı ve flaş takımı hiç şüphesiz Galatasaray. Kadroya dahil edilen isimleri kariyer ve yetenek olarak tartışmanın pek bir manası yok. Ama gerçek şu ki Baros ve Kewell'ın sakatlığı, Nonda'nın gönderilmesinden sonra takımda ciddi anlamda bir forvet sıkıntısı baş gösterdi. Bugün kadroda olmayan Nonda'nın ve sakatlıkları daha bir kaç ay sürecek Baros ve Kewell'ın ligteki 37 golden 21'ine imza attığını unutmayalım. Bu gol ayakları şimdi yoklar ve yerlerine alınan Dos Santos ve Jo'nun son iki sezondaki oynadıkları maç sayısı ve attıkları goller gösterecekleri performans konusunda soru işaretleri uyandırmakta. Sezon başından beri Galatasaray için söylenen şey Türkiye'nin en iyi hücum hattına sahip olduğu ve yediğinden bir fazlasını atabilecek oyun sistemi ile mücadele ettiğiydi. Takımın en iyi işleyen yeri yani hücüm hattı hem sakatlıklar, hem gönderilen hem de yerine alınan yeni oyuncularla sil baştan bir hal almış oldu. İşleyen sistem tasfiye edildi ve yerine gösterecekleri performans merak konusu olan oyuncular getirildi. Dos Santos son iki sezonda toplam 23 maç yapmış bir oyuncu. Kariyerinde bir sezonda 4 golden fazla atmışlığı yok . Kaldı ki bu takıma forvet oyuncusu olarak da alınmadı. Jo'nun Rusya ligindeki performansı ona Premier ligin kapılarını açmıştı ama son iki sezonda oynadığı 33 maçta sadece 10 gol atıp vasat bir performans gösterdiği için bugün Galatasaray'da. Her iki oyuncunun ligin ikinci yarısında takıma uyum sorunu yaşama, Türkiye'ye alışamama, hatta gol kaçırma lüksleri bile yok gibi görünüyor. Kiralama yoluna gidilerek alınmış olmaları zaten kısa vadeli başarılar için düşünüldüklerinin göstergesi. Takım şampiyon olamazsa tribünlerden ilk tepki görecek isimler de bu oyuncular olacaktır. Tam tersi bir durumda yani Fenerbahçe'deki Nobre gibi bir durum olursa da Galatasaray'ın şampiyonluğunda büyük katkıları olacaktır. Ama bu durum satın alma opsiyonu elinde olan Galatasaray yönetimini de büyük maliyetlerle karşı karşıya bırakacaktır. Bazılarınızın Galatasaray'da gol atabilecek isimler sadece Jo ve Santos değil ki dediğini duyar gibiyim. Haklısınız. Kadroda Keita, Elona, Arda ve Caner gibi isimler de var. Ancak bunların ilk yarıda takıma yaptıkları katkılarda ortada. Arda'nın asist ve golleri dışında Caner'in son iki haftadaki performansı dışında dişe dokunur bir katkı göremedi Galatasaray taraftarı Elona ve Keita'dan. Uzun lafın kısası, ara transferde takıma katılan 3 isim de taraftarı ve rakip takımları heyecanlandıracak özellikte. Ancak onlar için vazgeçilen isimlerin de en az gelen oyuncular kadar önemli olduğu bir gerçek. Bu üç yeni transfer Galatasaray'da kadro derinliği yaratmaktan çok, iyi işleyen bir sistemin yerine gelmiş “ya tutarsa” tadında transferlerdir. En basitinden takımınızda Dos Santos'u mu Kewell mı, Jo'yu mu Baros mu görmek istersiniz? Sorularına vereceğiniz cevaplar Galatasaray'daki son transferleri özetleyecektir. Bekleyip göreceğiz. Futbolseverler için yeni transferlerin göstereceği her iki performansta çok şaşırtıcı olmayacaktır.

Haftanın İncileri

"Eskişehirspor taraftarının Okwuwanne'yi oyundan almam sırasında gösterdiği tepkiye anlam veremiyorum. Okwuwanne, ikinci yarının ilk 10 dakikasından sonra 'Beni oyundan al, çok yoruldum.' dedi. Hiçbir antrenör iyi oynayan bir futbolcusunu oyundan çıkartmak istemez. Seyircinin tepkisi çok yanlış. Benim sezon sonu sözleşmem bitiyor. Sezon sonuna kadar sabretsinler" Rıza Çalımbay-Eskişehirspor Teknik Direktörü
"Rıza istifa" diye bağıran Eskişehirspor tribünlerine Rıza hocanın cevabıdır. Futbol kültürünün en iyi olduğu şehirlerden birinde olanlar buysa gerisini düşünmek bile istemiyorum.
"Anadolu takımları 4 büyüklerle oynadığı maçlarda psikolojik olarak otomatikman geri çekiliyorlar. Anlatmamıza rağmen bunu yaşıyoruz. Fenerbahçe'yi çok rahat yenebilirdik. Fenerbahçe'yi her zaman böyle yakalayamazsın" Ziya Doğan-Diyarbakırspor Teknik Direktörü
Ziya Hocam iyi hoşta maç boyunca Fenerbahçe kalesine kaç defa geldin kaç şut çektin. Fenerbahçe'den böyle puan alabilirsin ama kazanmak için biraz daha pozitif futbol oynaman gerekiyor.
"Düzkoşuspor, G.Saray'a karşı" Uğur Meleke-Milliyet
Uğur Meleke'nin Galatasaray'da 2 yılda iyileşemeyip gönderilenlerle takviye ettiği Düzkoşuspor takımının 11'i; Ufuk, Sabri, Servet, Gökhan, Hakan, S.Çalık, Linderoth, Kewell, Alpaslan, Jo, Baros. Kendi deyimiyle bu onbir Galatasaray'ı salon futbolu liginde lider yapar ama Süper ligte liderlik getirmiyor.
"G.Saraylı taraftarların çok sevdiği yöneticilerinin yaptığı transferler rezalet. G.Saray gibi büyük bir takımın, iddialı bir takımın en az 4-5 tane hücum oyuncusu olması lazım, forvet oyuncusu olması lazım ama yok. G.Saray'ın ilk 11'ine ve yedeklerine de bakarsak bu takımın 2. olması bile zor" Rıdvan Dilmen-NTV Spor
Bu konuyla ilgili daha önce yazdığım bir postu paylaşmak istiyorum sizlerle. (Bkz. Galatasaray'da Forvet Hattı)
"Senede bir böyle gol atıyorum" Ayman Abdülaziz-Diyarbakırsporlu futbolcu
İnsanın Ayman değil de çok afedersiniz "Hayvan" diyesi geliyor. O nasıl bir şuttu öyle. Hepimiz seyrettik. Volkan dahil.
"Olayların sorumlusu olan ve maç bittikten sonra bile kabadayılığa devam eden Özden'e TFF büyük bir ceza vermelidir. Çünkü bu gibi görüntülerin Türk futbolunda yeri yok" Muhsin Ertuğral-Sivasspor Teknik Direktörü
Muhsin hocanın daha önce hakem ve federasyon ile ilgili konuştuğuna rastlamamıştım. Eğer bir şey söylüyorsa mutlaka doğrudur diyebileceğim bir kaç adamdan biridir Türk futbolunda.
"Merkez Hakem Kurulu'na seslenmek istiyorum: Bu takım deneme tahtası değil. Tüm genç kardeşlerimizin bizde maç yönetecekleri şartı yok. Kaybedilen puanlar çok can yakıyor" Yılmaz Vural-Kasımpaşa Teknik Direktörü
Hocam seni bu memlekette kimse anlamıyor. Anlayan da yanlış anlıyor.