Gaziantepspor futbol takımının formalarını Diadora tasarlıyor.
Yedek FormaKaleci Formaları
İç Saha Formaları
Dış Saha Formaları
Buradaki pozisyonların hepsi yoruma açıktır.
Yedek FormaKaleci Formaları
İç Saha Formaları
Fenerbahçe, Kasımpaşa'yı 1 golle devirip 1. sıraya yükselirken, Ali Sami Yen'den 1 puan çıkartan Bursaspor liderin 1 puan gerisinde kaldı. Takipçiler Galatasaray ve Beşiktaş haftayı 1'er puanla geçerken lig sonunda 1. olma şansları mucizelere kaldı. Gol krallığında bu hafta da 1 gol atan Makukula 1. sıradaki yerini korurken haftayı 1 puanla kapatan Denizlispor ligden düştü!
Bundan 2,5 ay önce başlayan blog yolculuğum 76. gününde 100. postuna ulaştı. Emin olun daha çok resim, daha çok yazı paylaşmış olmak isterdim. Yine de kendi adıma iyi bir performans sergilediğimi düşünüyorum. 1000. hatta 10000. postlarda burda oluruz inşallah. Okuyan, izleyen, yorum yapan tüm dostlara teşekkürler. İlginizi ve eleştirilerinizi bekliyorum. Görüşmek dileğiyle...
23 Nisan Cuma
"F.Bahçe’nin Şükrü Saracoğlu’ndaki derbilerdeki en büyük etkeni 12. adamı. Futbolcularımız orada yüksek strese giriyor. Hakemler de korkuyor, ödleri patlıyor. Fenerli oyuncular o statta dokunulmazlık mertebesine ulaşıyor! Fenerbahçe seyircisini gerçekten tebrik etmek gerekiyor. Hakemlere öyle güzel bir baskı kuruyorlar ki, dolayısıyla onlar da o baskı altında hata yapabiliyor. Fenerbahçe’nin derbilerdeki başarısının en önemli etkeni, stadı dolduran 12. adamları. Oraya giden futbolcu ne derseniz deyin mutlaka etkileniyor. Taraftar alınan galibiyetlerin büyük bir bölümünde pay sahibi. Bizim oyuncularımız da orada yüksek strese giriyor. Bu negatif etken oluyor. Sonuçta onlar da insan. Hakemler Kadıköy’de korkuyorlar. Ödleri patlıyor. Fenerbahçeli futbolcular o statta dokunulmazlık mertebesine ulaşıyorlar! Çünkü hakemler Fenerbahçe aleyhine karar vermekten çekiniyorlar. Bizim talebimiz, hakemlerin sahaya çıkıp normal kuralları uygulaması. Ama o baskıda bunu yapamıyorlar. İlk maçımızı hatırlayın. Keita bizim en önemli oyuncumuz. Roberto Carlos 7 saniye süren bir faul yaptı. Hakem de hep izledi. Sonra da Keita sinirlenip yumruk attı ve kırmızı kartı gördü. O maçta büyük hayal kırıklığı yaşadık. Bir de ofsayttan gol yedik. Bünyamin Gezer’in orada ödü koptu. Oysa mesleki açıdan korkusu olmaması lazım. Ama öyle korktu ki... Zaten derbilerin anlamı çok başka. Bu maçlar sadece 3 puanlık değil, hatta 6 puanlık bile değil. Daha öte. Bir de psikolojik etkileri oluyor. Psikolojik erozyona uğruyorsunuz. Mustafa Denizli benim çok eski arkadaşım. Son F.Bahçe-Beşiktaş karşılaşmasından sonra “Hakemlik yürek işi” dedi. Hiç konuşmazdı, o da konuştu. Ben de o söze ilave ediyorum: Hakemlerin Kadıköy’de ödleri patlıyor."
Aynı şeyi 2007-08 sezonunda GStore yaptığında da eleştirmiştim. 3-4 hafta sonra anlamını yitirecek, şampiyon olunamazsa bir daha asla giyemeyeceğin bir ürünü 24,95 tl den pazarlamaya kalkmak taraftarı fazlasıyla müşteri yerine koymak oluyor bence. Beşiktaş maçından sonra röportaj veren her futbolcunun üzerinde harika tişörtler varken yaratıcılıktan uzak, kalıcılığı olmayan ürünler piyasaya sürmek bu işin kompedanı Fenerium'a yakışmadı diye düşünüyorum.
29. haftanın FairPlay Ligi sıralamasını daha önce vermiştik. Ancak PFDK'nın son cezalarıyla tablo yeni şeklini aldı. Böyle olacağını da daha önce yazmıştık. Lig tablosu dikkatli incelendiğinde sıralamayı asıl etkileyen kriterler ne takımların gördüğü kırmızı ne de sarı kartlar olmadığı anlaşılıyor. Alınan hak mahrumiyeti cezaları bu ligin dibindekilerini de liderini de belirlemiş durumda. FairPlay liginin ilk haftalarından beri dibe demirleyen Diyarbakırspor, Ankaragücü ve Fenerbahçe'nin bu durumda olmasına sebep takım oyuncuları değil kulüp yöneticilerinin aldığı cezalardır. Aynı şekilde bugün bu ligte Beşiktaş, Trabzonspor yada Bursaspor lider değilse bunun sebebi de aynıdır. O nedenle bu ligi düzenleyen Türkiye Futbol Federasyonu ve Turkcell yetkililerine naçizane önerim seneye bu yarışa sadece kulüp yöneticilerinin dahil edilmesidir. Oyunun asıl kahramanları olan futbolcuların değil, figüran yöneticilerin belirlediği bir ligte rollerin yeniden dağıtılması belki de kendini bilmez yöneticilerin aklını bir parça yerine getirmiş olur. En azından sms mesajlarında sesli harf kullanmayı yada adaleti sadece kendileri için istememeyi öğrenirler.
Bu postta maçın teknik analizini yapmaya niyetliydim ama gün içerisinde internette dolaşan yazılardan sonra Türkiye'de işin futbol kısmını kimsenin de iplemediğini bir kez daha görünce boşa kürek çekmemeye karar verdim. Ve sonra fark ettim ki internette günlük tutmaya başladığımdan beri Fenerbahçe'nin oynadığı her derbi sonrası ben aynı şeyleri yazarken rakip takımın taraftarı olan blog yazarları yada okuyucular aynı ağlak tavırla "hakem" türküsünü söylüyor. Son 10 yılda Kadıköy'de rakibini yenememeyi hakem hatalarına bağlayan Galatasaray'lılardan sonra son 10 maçın 8 ini kaybeden Beşiktaş'ın da aynı yola başvurmaları şaşırtıcı değil elbette. Neden diyecek olursanız süt kardeşlerin aynı durumlara benzer tepkiler vermelerine de ilk defa şahit olmuyoruz. Maçtaki hakem hataları ile ilgili uzun analiz yapan Galatasaraylı arkadaşlar eminim maç berabere bitseydi ortalığı bu kadar da toz dumana katmayacaklardı. Bu lig yıllardır bundan daha vahim daha berbat maçlar ve hakemler gördü. Bilica'nın penaltı atışından önce yaptığını destekleyen bir tane fanatik Fenerbahçeli bile yok. Herkes ağız birliği etmişcesine bu adamın bu takıma yakışmadığını ve gönderilmesi gerektiğini söylüyor. Ancak yanına düşen su bardağından bunalıma giren, Türk filmlerinde dayak yiyen adamlardan daha kötü kendini yere atan Keita hakkında taraftarının böyle bir talebi olduğunu sanmıyorum. Onlar bu oyuncuyu o formaya yakıştırıyor demek ki. Lugano'nun pozisyonunda verilmeyen penaltı için söyleyecek iki cümlem var. Birincisi verilseydi çok fazlada itiraz eden olmayacaktı. İkinci ise topa kayarak gelen oyuncunun elini yere koyduktan sonra topun o yöne gelip eli ile temas etmesini engellemesi yani elini oradan çekmesi çok zordur. Vücudunun tüm ağırlığını o eliyle taşıdığı için. Ceza alanının en kör noktasında olması itibariyle de ne yardımcı ne de orta hakem pozisyonu çok net görememiştir. Maçın 88. ve 90+3. dakikalarında çıkan kırmızı kartların da maçın sonucuna tesir edecek bir yanı yoktu. Maç içerisinde Emre ve Bilica'nın atılmasını bekleyenler İbrahim Kaş ve Toraman'a karşı aynı düşüncedeler mi çok merak ediyorum. Sahadaki her didişmede olan Toraman'ın 90+3 de atılmış olması hakemin ona bir lütfudur. İşin futbol tarafını konuşmamaları daha doğrusu konuşamamaları maçı neredeyse yarım pozisyon ile tamamlamış olan Beşiktaş'tan kaynaklanıyor olmasın. Mutlak kazanmak zorunda olduğun maça 60 dakika defans yapıp sonra kontra bir golle galip gelirim taktiği ile çıkarsan Alex gibi bir adam senin hesaplarını 65. saniyede alt üst eder. Tello ve Bobo dışında kaleye gidebilen oyuncun yokken gol atma umudunu orta sahada kazandığın duran toplara bağlarsan 25 metreden yediğin gole ağlamayacaksın. Hala bu maçla ilgili tartışabilecek birşeyleriniz varsa yatıp kalkıp Güiza'ya dua edeceksiniz. Fenerbahçeli olmanın en büyük lüksü sanırım birini yendiğinizde her ikisinin de üzülüyor olması. Oysa ligin ikinci yarısında Galatasaray ve Beşiktaş'ın kendi aralarında oynadığı maçtaki hakem hatalarını daha önce burada yazmıştık. O zaman her iki kulüp de, medya da bunları tartışmak yerine Fenerbahçe-Bursaspor maçını konuşuyordu. Ama her zaman olduğu gibi işin içine Fenerbahçe girdiğinde kılıçlar daha bir bilenip öyle çıkılıyor meydana. Sonuç olarak ligin ilk 8 haftasını kayıpsız atlatan Fenerbahçe'den daha iyi bir Fenerbahçe son 6 haftadır gol yemiyor ve son 5 haftadır kazanıyor. Ve şampiyonluk umutları taze bir şekilde son 4 haftaya taşınıyor. Tüm dikkatlerin Galatasaray-Bursaspor maçına çevrileceği bu haftada asıl çekişme Yılmaz Vural ve Daum arasında yaşanacak. Bursa'nın olası puan kaybını anlamsızlaştıracak şey Yılmaz Vural'ın takımının Kadıköy'de yaptığını tekrarlaması olacaktır. Ancak Daum'un da Vural'a söyleyecek bir sözü var diye düşünüyorum.
-Muhteşem taraftar bu işin bir tek İnönü'de yapılmadığını dün akşam cümle aleme gösterdi.
"Eşim hamile... 3. çocuğum dünyaya gelecek. İstanbul B.B. maçında yine golden sonra böyle bir sevinç gösterisi yapmıştım ama o maçı kaybetmiştik. Ailem de artık daha büyük ve önemli bir maçta gol atıp sevinç sergilemem konusunda baskı yaptı. Ben de bunu gerçekleştirdim" Alex de Souza
İki kız çocuğundan sonra bu yeteneğin gelecek nesillere taşınması konusunda kaygılarım vardı. Ama 3. çocuğun erkek olduğu müjdesini verdi dün Alex. Şimdi rakipler düşünsün. Yirmi yıl sonra yeni, yine, yeniden bir Souza ile uğraşmak zorunda kalabilirler. Bu arada hamilelik Alex'e de yengeye de çok yakışmış.
Sahada top yapma becerisi olmayan futbolcular için kullanılan bir benzetmedir "kazma" deyimi. Ancak dün akşam Türk futbol tarihi gerçek bir kazmayı Kadıköy'de izleme şansını buldu. Bilica'nın penaltı atışı öncesi yaptığı işgüzarlık bir anda maçın önüne geçmiş oldu. Yeteneği ve karakteri ile Fenerbahçe'nin oyuncusu olamayacağını penaltı öncesi ve sonrası yaptıklarıyla bir kez daha ispatlamış oldu. Sezon sonunda da muhtemelen gönderilecekler arasına adını yazdırdı. Bu olaya en çok sevinenler de yenilgilerine mazeret arayanlar oldu. Kazanmak için çıktıkları maçta ilk 11'de sadece tek bir hücumcu ile oynamalarını, penaltı pozisyonları dışında kayda değer bir tek pozisyona girememelerini, kalelerinde gördükleri %100 lük gol pozisyonlarını göz ardı edenler yenilgiyi Bilica'nın "kazma"lığına bağlayarak şerefli ikincilik lafları etmeye başladılar. Dün gece Kadıköy'deki mücadeleyi ,kazanma hırsını, muhteşem taraftarı, usta ayakları yok sayanları Allah çarpmasa Alex çarpar diyeceğim ama zaten çarptı. Derbi yazımı sonraya saklıyorum ve Dmrorn'e "öptüm kib bye" mesajımı iletiyorum.

Ah bee Caner'im bu memlekette pembe kazak giydiği için kulüp resmi sitesinden kendisine sallanan spor yazarı varken, güzelim Audi A5'i pembe karbonla kaplatmanın açıklaması nedir? Kaptanına bile şarkılı türkülü salladıkları şu zamanda senin içinde bir beste yapar bu tribünler. "Yok arabayı ben kullanmıyorum yengenizin çantasına uysun diye yaptık bir eşşeklik" diyorsan o başka.
Efendim hafta sonu oynanacak Fenerbahçe-Beşiktaş derbisine daha günler var. Bu arada Fenerbahçe'nin oynayacağı bir de kupa maçı var. Anlayacağınız daha köprünün altından çok su akacak. Ancak bugün itibariyle Beşiktaş'ta 10, Fenerbahçe'de 7 oyuncu antrenmana katılmadı. Beşiktaş'ta sakatlıkları süren Nobre, Rüştü, Ramazan, Tello, Nihat, Tabata, Ekrem, İbrahim Toraman'ın yanı sıra soğuk algınlığına yakalanan Yusuf ve 19 Yaş Altı Milli Takım kampına giden Necip antrenmanda yer almadı. Bu isimlerden Nobre,Ramazan, Nihat,Tabata,Ekrem ve İbrahim Toroman'ın derbide oynamayacağı kesin. Rüştü'nün durumu ise kritik. Fenerbahçe'de ise Alex, Bilica,Semih ve Gökhan Gönül antrenmana çıkmadı. Ali Bilgin ve Cristian bireysel oyuncu antrenörü Dolu Arslan eşliğinde sahada ve salonda, Uğur Boral ise rehabilitasyon merkezinde çalıştı. Derbi ile ilgili şu an itibariyle yapılacak ilk tahmin "sağlık ekibi iyi olan kazanır" dan öteye gitmemekte.
-Gelişme-
9 Nisan Cuma
“Barcelona bana dese ki 'Arda’yla Messi’yi takas edelim' ben şahsen kabul etmem hatta 'Üzerine ne kadar para veriyorsunuz?’ derim. Çünkü ben Arda’yı Messi’yle kesinlikle kıyaslamam.” Hıncal ULUÇ
Gözü kara futbolcular için kullanılan tabirdir "tekmeye kafa uzatmak" lafı. Emre bir sezon boyunca oynadığı futbolu bu fotoğrafla özetlemiş sanki. Fenerbahçe hala lig yarışında en iddialı olan takımsa bunda en çok Emre'nin katkısı vardır diye düşünüyorum. Katkısı, attığı yada attırdığı goller değil sahada gösterdiği yenilgiyi kabul etmeyen ruh halidir. Kısa süreli sakatlıklarla kesintiye uğrasada sezonun tamamında müthiş bir performans sergileyen Emre, "kariyerinin sonuna geldi, artık bitti" diyenleri de utandırmış oldu. Fenerbahçe'ye geldiği günden beri doğuştan hangi takımı tuttuğu konusunda yapılan spekülasyonlar, derbide gol atıp gerçek Fenerbahçeli olma isteği gibi malum medyamızın bayıldığı haberleri bir tarafa bırakırsak maçta tekmeye böyle kafa uzatabilen bir oyuncunun hangi takımı tuttuğunu sorgulamak yada gerçek Fenerbahçeli olmasını beklemek abesle iştigalden öte bir tutum olmayacaktır. Emre böyle oynasın içine Galatasaray forması giysin ben razıyım.