Dün gece avrupada dörtte dört bekleyenler üçün biri ile yetinmek zorunda kaldılar. Üç büyük(!) kulüp avrupa defterini erken dürerken Beşiktaş tek başına Avrupa Lig'inde yoluna devam ediyor...
Bugün Beşiktaş'ta olup biten herşeyi iki ay önce Demirören rüyasında görse hayra yormazdı sanırım. Ard arda yapılan yıldız transferlerle yakalanan sinerjiyi geçen haftaki İstanbul B.B yenilgisi bile bozabilmiş değil. Avrupa liginde gruplara kalınmasından öte "tutar mı tutmaz mı" diye endişe edilen yıldız transferlerin güzel futbollarını golle süslemeleri ezeli rakiplerini fazlasıyla tedirgin etmiş durumda. Basın Beşiktaş için gereğinden fazla süslü laflar etse de Schuster'in temkinli yaklaşımı tipik Alman disiplininin göstergesi aslında. O hala takımının oynadığı oyundan tam olarak memnun değil. Ancak zaman Beşiktaş'ın lehine işlemekte ve geçiş dönemini en az kayıpla atlatabilen tek büyük kulüp olmayı başardılar.
Fenerbahçe geçmiş sezonun son maçında yaşadığı travmanın üzerine transferde de hamlelerini geç yapınca ( ki hala yapılması gereken ve yapılmayan hamleler var) avrupa'da hüsran kaçınılmaz oldu. Kimse sezon başı, takım hazır değil geyiği de yapmasın. Elenilen PAOK daha sezonu açmadı bile. İyi niyetli düşünmeye çalışan bazı Fenerbahçelilerin avrupadan elenmenin lige olumlu yansıyacağı beklentisinde olmaları da ayrıca bir tezatlıktır. Bu camia avrupada başarılı değil diye Daum'u göndermedi mi? Hoş Avrupa'da en büyük başarıyı getiren Zico'da gönderildi bu kulüpten.
Galatasaraylılar iki sezondur Fenerbahçe'nin hallerine güle dursunlar şu an düştükleri durum Fenerbahçe'den kötüdür. Son iki sezonu 5. ve 3. bitirmiş, geçen sezon yapılan transferlerin tamamı fiyasko olan bir takımda bu sezon hiç bir radikal kararın alınmamasının bana göre tek sebebi Fenerbahçe'nin de gösterdiği kötü performanstır. Orta sahaya transfer ihtiyacı en çok olan iki kulüp Galatasaray ve Fenerbahçe iken Aurello'yu Beşiktaş'ın alması kara mizahtır. (Aurello zenci diye ırkçılık yapmıyorum :P) Fenerbahçe'nin Aurello ile ilgilenmemesini anlamak mümkünken Galatasaray'ın Marco dururken takım arkadaşı Emana ile ilgilenmesi de garibime giden bir durumdur. Neyse bu iki güzide kulüp transferde ilgilenmedikleri oyuncuları resmi sitelerinden birbirine duyurmaya devam etsinler. Nasılsa atı alan Üsküdar'ı çoktan geçti.
İki sezon sonra elendiği takımın adını bile hatırlayamayacak olan Galatasaray tur geldi diye sadece iki dakika sevinerek geçen sene iki dakika şampiyonluğa sevinen ezeli rakibinede nazire yapar gibiydi. Dün gecenin hakeminde eksik olan tek şey üzerine giymediği Galatasaray formasıydı 70. dakikada gösterdiği kırmızı karta sarı kart bile göstermek ağır bir karar olurdu. Ama bu kıyak bile Galatasaray'ın rakibi karşısında bir varlık göstermesine yetmedi...
İki yabancı hakkını sol bek Santos ve önlibero Christian için kullanan Fenerbahçe'ye bu isimleri kazandıran Aykut Kocaman şimdilerde ayağa hızlı pas yapabilen, topa ayağını sokan daha hızlı oynayan bir Fenerbahçe yaratmak adına yeni transferler beklemekte. Kıt futbol bilgimle bu takıma Bilica'dan daha iyi bir stoper alınması gerektiğini, Emre'den daha iyi bir önliberoya ihitiyaç olduğunu, kadroda bir çok ismin alternatifsiz olduğunu ben fark edebiliyorsam 250 milyon € bütçesi ve futboldan çok iyi anlayan(!) yönetici ve teknik adamlarıyla kılını kıpırdatmayan bir Fenerbahçe'yi biri bana izah etsin ben de kahrolmaktan vazgeçeyim...
Trabzonspor'u bu eleştirilerin içine pek karıştırmak istemiyorum.Ancak sezona fırtına gibi başladı denilen Trabzonspor dün gece bu Liverpool'u eleyemiyorsa bazılarının şapkayı önüne koyup düşünmemiz gerekiyor. Trabzonspor mu lige çok iyi başladı yoksa rakiplerin durumu mu içler acısı. İlk yarı 1-0 bittiğinde maçı beraber izlediğim arkadaşıma "şimdi bu Trabzon 85 de gol yer maç 1-1 biter" diyerek şom ağızlılık yapmış olsamda başımıza gelen olayı daha dramatik hale sokan Giray oldu. Öne geçtiğin ve en azından uzatmalara, oradan da penaltılara taşıyabileceğin bir maçı kendi kalene attığın golle kaybetmek koyar adama. Züğürt tesellisi elenilen takımın Liverpool olmasıdır. Oysa Fenerbahçe'nin ve Galatasaray'ın elendiği takımların 4. torbadan kuraya girecek olmaları nasıl bir halt ettiklerinin de farklı bir göstergesidir.
Bugün Beşiktaş'ın grup kuraları çekilecek. Dileğim Galatasaray'ın eleyemediği Karpaty ve Fenerbahçe'nin elenmekten kurtulamadığı PAOK ve Young Boys'tan birinin Beşiktaş'a rakip olması. Biraz hazır bir takımın bu takımları ne hale sokabileceğini Beşiktaş'ın göstermesini istiyorum.İlk torbadan Trabzonspor'u eleyen Liverpool'un gelmesi bence dün akşamki futboldan sonra Başiktaşlıları hiçte üzmez. Hem onlarla görülecek küçük bir 8-0 hesapları da yok değil...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder